Başkent Haber
Erciyes’in görkemli silüeti, Selçuklu mirasıyla yoğrulmuş tarihi dokusu ve varlıklı mutfağıyla Anadolu’nun kadim kentlerinden Kayseri, bu yıl birinci sefer Türkiye Kültür Yolu Festivali’ne mesken sahipliği yapıyor.
“Van Gogh: Işığın İzinde” isimli stant fotoğraf tarihinin en çok konuşulan, en tanınan ressamlarından Van Gogh’un hayatını, trajik dönüm noktalarını ve sevilen yapıtlarını dijital odalarla ‘çok duyulu’ olarak sunuyor. Stantta vurgulanmak istenen iki tema ise ‘umut ve mutluluk’
Ayfer Karamani anısına düzenlenen stantta yolu Karamani Atölyesi’nden geçen 26 sanatçı buluştu. Her eser vefa seramiği
Cumhuriyet tarihinde bir birinci olan, en kapsamlı milletlerarası arkeoloji buluşması Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde başladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yaptığı “Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ve Arkeolojinin Altın Çağı Sergi” Türkiye’nin kültürel mirasını dünyaya tanıtma yolunda tarihi bir adım olarak kayıtlara geçti.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yarın Memleketler arası Arkeoloji Sempozyumu düzenlenecek ve “Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi” açılacak.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, 6 Ağustos’ta Marcus Aurelius heykelinin de yer aldığı “Arkeolojinin Altın Çağı” standı ve Milletlerarası Arkeoloji Sempozyumu’na mesken sahipliği yapacak. 250’den fazla bilim beşerinin katılacağı bu tarihi aktiflikte yapıtların %80’i birinci kere sergilenecek. Yaklaşık 6 ay açık kalacak stant, Türkiye’nin kültürel mirasını dünyaya tanıtma vizyonunun simgesi olacak.
Van Kalesi’nin kuzeyindeki höyükte yürütülen hafriyat çalışmaları sırasında ortaya çıkarılan Urartu bayanına ilişkin ayak izi, 100+2 Müddetli Müze Stantları Projesi kapsamında birinci defa Van Müzesi’nde görücüye çıktı.
Arter’in yeni sergisi “Basınç Altında Suyun Üstünde” dünyanın yaşadığı toplumsal ve ferdî krizlerle yüzleşiyor. Suyun üstünde kalmak artık sırf bir metafor değil, hayatta kalmanın ta kendisi
İlhan Sayın ve Funda Çetin iki başka stantla ‘bir araya’ geldi. İkili, ‘90’lardan beri ürettiği işlerini, misal temalarda irdeleyerek ortak tabanda buluşturuyor, insanın tabiat ve kentle kurduğu ilişkiyi sorguluyor.
Vaktinde deriye biçim veren bu makineler artık sessiz. Lakin içeri giren her ziyaretçiye, duvardaki bir cümle fısıldıyor: “Artık her şey bizim ya, Sümerbanklıyız ya!”
