Sanatın içinde yürümeye davetlisiniz
Melisa Vardal – Yirminci yüzyılın en tesirli sanatkarlarından biri olan Vasili Kandinsky, soyut sanatın öncüsü olarak biliniyor. Ankara’da bulunan CerModern’in dijital şov alanı Flow Dijital Sahne’de hayat bulan “Mavi Süvari’nin Yolculuğu” standı, Kandinsky’nin bu öncü rolünü ve “Mavi Süvari” akımına katkılarını gözler önüne seriyor. Sanatseverlere sıradan bir stant tecrübesinin çok ötesinde, dijital teknolojinin sunduğu tüm imkanlarla zenginleştirilmiş, sürükleyici bir seyahat vadediyor. Cermodern ve Reo-Tek iş birliğiyle hayata geçirilen alandaki stant iki buçuk aylık ağır bir çalışmanın eseri.
Sergi, Kandinsky’nin 300’e yakın yapıtını kapsayan varlıklı bir seçkiyle izleyici karşısına çıkıyor. Sanatkarın tüm yaratım sürecini adım adım izleme fırsatı sunan stant, “Mavi Süvari” akımının doğuşunu, bu akımın çağdaş sanata tesirini ve Kandinsky’nin renk ve müzik ortasındaki münasebete dair öncü yaklaşımını derinlemesine inceliyor. Flow Dijital Sahne’nin tasarım yöneticisi Alper Akdağ’a nazaran Kandinsky’nin renk ve müzik ortasında kurduğu eşsiz bağ, standın merkezinde yer alıyor. Stantta, Kandinsky’nin sanat seyahatinin farklı evrelerini yansıtan eserler bir ortada sunuluyor. Tabiata ve figüratif temalara dayalı “Erken Dönem” (1896-1908), izlenimcilik ve dışavurumculuk akımlarının tesiriyle hislere ve iç dünyaya daha fazla odaklanan “İzlenimcilik ve Ekspresyonizm Dönemi” (1908-1911), figüratif temaları terk ederek büsbütün soyut formlara yöneldiği “Soyutlama Başlangıcı” (1911-1914), toplumsal değişimlerin tesiriyle sembolizm ve soyutlamanın bir ortada görüldüğü “Rusya ve Geçiş Dönemi” (1914-1921), geometrik soyutlama ve Bauhaus’un tasarım prensiplerini benimsediği “Bauhaus Dönemi” (1922-1933) ve daha akışkan, organik formlar ve ruhsallığa yöneldiği “Biyomorfik Haller ve Organik Soyutlama Dönemi” (1933-1944) yapıtlarıyla Kandinsky Cern Modern’de ziyaretçilerini bekliyor.
Devasa dijital projeksiyon
Alper Akdağ tarafından tasarlanan stant, 70 metre genişliğinde ve 280 metrekarelik devasa bir dijital projeksiyon yüzeyiyle Kandinsky’nin yapıtlarını harikulâde bir biçimde sergiliyor. İzleyiciler, bu sayede sanat yapıtlarını yalnızca pasif bir formda izlemekle kalmıyor, tıpkı vakitte güya Kandinsky’nin soyut figürleri ve geometrik halleri ortasında geziyormuşçasına, yuvarlaklar, çizgiler, kareler, spiraller ortasında dolaşıyorlar. Kandinsky’nin renk ve hareket anlayışı, dijital teknolojinin etkileşimli imkanlarıyla birleşerek izleyiciye dinamik bir tecrübe sunuyor. Standın dizaynında, iştirakçiye yalnızca görsel değil, birebir vakitte duygusal ve entelektüel bir tesir yaratılması amaçlanmış. İzleyici, sanatkarın kompozisyonlarındaki içsel enerjiyi ve ritmik yapıyı kendi tecrübe dünyasıyla ilişkilendirme fırsatı buluyor. Bu nedenle sergi Kandinsky’nin sanat cihanını yine keşfetme ve onun sanatını çağdaş dijital tekniklerle harmanlayarak yeni bir tecrübe alanı olarak öne çıkıyor. “Kandinsky’nin yapıtları ortasında gezmek ister misiniz?” sorusuna cevabı evet olan herkes bu sergiyi kesinlikle gezmeli.
