Gelen armağanla 50’sinde işveren oldu! Çekirdikleri atmaya kıyamadı, talebe yetişemiyor
Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Meral Marangoz (51), ilkokulu Türkiye’de tamamladıktan sonra evlenerek Almanya’ya yerleşti. On yıl boyunca ailesiyle birlikte Almanya’da yaşadıktan sonra, eşi ve üç çocuğuyla Türkiye’ye döndü. Hayatının bu yeni periyodunda tek amacı, çocuklarını düzgün bir eğitim alarak hem kendilerine hem de dünyaya yararlı bireyler haline getirmekti.
Çocukları üniversiteye başladıktan sonra kendi eğitiminin yarım kaldığını fark eden Meral Marangoz, bu kere kendisi için bir adım atmaya karar verdi. Açık öğretim yoluyla evvel ortaokul ve liseyi tamamladı, akabinde üniversite eğitimine yöneldi. Sıhhat Kurumları İşletmeciliği kısmında tahsil görürken, çocukluk hayalini de gerçekleştirmek istedi. Bu doğrultuda Açıköğretim Fakültesi Adalet Kısmı’na kaydoldu ve mezun olarak yıllar evvel yarım kalan eğitimini muvaffakiyetle tamamladı.
‘ÇEKİRDEĞİNDEN NE YAPSAM DİYE ARAŞTIRMAYA BAŞLADIM’
Tüm bunlar yaşanırken, hayatlarını kökten değiştiren bir durumla karşılaştılar. “Eşimin büyük iflasıyla yüzleşmek zorunda kaldık” diyen Meral Marangoz, o sürecin hayli güçlü geçtiğini belirtti. “İflas sonrası hayatımız altüst oldu. Eşim ve oğlum geçimimizi sağlamak için hurma ticaretine başladı. Oğlum bana sık sık hurmalı çikolatalar getirirdi. Bu çikolataları çok severek yiyor ve konuklarıma de ikram ediyordum. Bir gün kendi kendime ‘Ben neden yapmıyorum?’ diye düşündüm ve araştırmalara başladım” dedi.
Zaten hurma ticaretiyle uğraşan eşi ve oğlu sayesinde ham unsura basitçe ulaşabiliyordu. Küçük denemeler yaptı ve hazırladığı çikolatalı hurmaların etrafı tarafından beğenildiğini gördü. Evvel eşine, dostuna ikram etti. Olumlu geri dönüşler aldıktan sonra, mahallî bir satış platformunda eserlerini paylaşmaya başladı. Burada da ağır ilgi görünce, işi büyütmeye karar verdi. Bu süreçte Gaziantep’teki Kadın Teşebbüsçü Dayanak Merkezi (KAGİDEM) ile irtibata geçti. “Bu işi hoş yapıyorsun, neden kendi işini kurmuyorsun?” diyerek kendisini teşvik ettiler ve profesyonel takviye sağladılar. İş kurma süreciyle ilgili bir danışman yönlendirildi ve kısa mühlet içinde kendi işletmesini kurdu. Hurmalı çikolata üretimiyle başladığı bu teşebbüsten para kazanmaya başladı. Farklı projelere katılarak çeşitli takviyeler aldı ve işini büyütmek için çikolata kaplama makinesi temin etti.
Ancak üretim sürecinde fark ettiği bir durum onu yeni bir teşebbüse yönlendirdi: Hurma çekirdekleri birikiyor ve çöpe gidiyordu. “Bunları atmaya kıyamıyordum, kesinlikle kıymetlendirilmesi gerektiğini düşündüm” diyen Meral Marangoz, alternatifler üzerinde araştırmalar yapmaya başladı. “Hurma çekirdeğinden un mu yapsam, yoksa kahve mi?” diye düşünürken, geçmişte insanların hurma çekirdeklerini kavurarak kahve yaptığını öğrendi. Bu fikri hayata geçirmek için çalışmalara başladı. Hem sağlıklı bir eser ortaya koymak hem de israfı önlemek istiyordu. Böylelikle hurma çekirdeğinden kahve üretimi fikri doğdu. Gaziantep’te zelzele sonrası hayata geçirilen Toplumsal Girişimcilik, Güçlendirme ve Ahenk Projesi (SEECO)’ya başvurdu. Proje kapsamında ürettiği kahve büyük beğeni topladı ve kendisine öğütme ve paketleme makineleri temin edildi. Bu dayanakla birlikte, KAGİDEM’deki atölyesinde hurma çekirdeği kahvesi üretimine başladı.
‘GÜNÜN HER SAATİ, GECE BİLE İÇİLEBİLİR’
Kahve çekirdeğinin sayısız yararı olduğuna dikkat çeken Marangoz, “Faydaları saymakla bitmez. Hurma nasıl yararlı ise çekirdeği de kendinden daha yararlı. Yapılışı için öncelikle hurma çekirdeklerini çok hoş yıkıyoruz. Ondan sonra o ince zar kabuklarından uygunca ayıklamaya çalışıyoruz. Ayıkladıktan sonra da çok düzgün bir biçimde kurutuluyor. Akabinde, bunun muhakkak bir ısı basınç etapları var. Kavurma usulü dediğimiz metotlarla kavuruyoruz. Soğuduktan sonra da öğütme makinasıyla öğütülüyor. Gerisinden da tekrar ince kahve makinasıyla çekiliyor ve içime hazır hale geliyor. Birtakım fuarlara katıldığımda portakal, damla sakızlı aromalı üzere çeşitlerini görmüştüm. Ben artık son yaptığımda Türk kahvesi aromasıyla tatlandırarak son içime hazır hale getiriyorum. Klâsik kahve ile bunun en büyük farkı kafeininin olmaması, sıfır kafein olması ve sağlıklı olması. Yani günün her saatinde, gece bile uyandığınızda bir kahve gereksiniminizi gönül rahatlığıyla giderebilirsiniz” tabirlerine yer verdi.
‘HAMİLELERİN, YAŞLILARIN DA TÜKETİMİNE UYGUN’
Hurma çekirdeğinin başlı başına bir antioksidan deposu olduğunu vurgulayan Teşebbüsçü Marangoz, içerdiği mineraller ve vitaminler sayesinde sıhhat açısından büyük yarar sağladığını belirtti. “Uzmanlara nazaran, fazla tüketildiğinde kâfi su alınmazsa Türk kahvesi bedenden mineral ve vitamin kaybına yol açabiliyor. Halbuki hurma çekirdeği kahvesi tam aksine, bedene mineral ve vitamin kazandırıyor. Bu nedenle her yaştan insan rahatlıkla tüketebilir. Gebeler, yaşlılar ya da kafein tüketmek istemeyenler için kusursuz bir alternatif. Sıfır kafein içeriğiyle, kahve içemeyenler için bile kusursuz bir seçenek” diye ekledi.
Ürünün çok talep gördüğüne ve yetiştirmekte zorluk çektiğine değinen Meral Marangoz, “Çok ilgi uyandırdı ancak tek başıma olduğum için yetişmekte zorlanıyorum. Yanıma yardımcılar alıyorum ve yardımcı işbirlikçi firmalarla görüşmeler yapıyorum. Yani talep çok fazla. 50 yaşından sonra işe başlamak sahiden çılgınca. Fakat bu çılgınlığı yaptım. Başarınca bir şeyler üretip ortaya çıkartınca ve kendine ‘Bak ne kadar hoş, ben de bunu yapabiliyormuşum’ demek çok güzel” diye konuştu.
‘HOBİ OLARAK BAŞLADIM ANCAK DÜZGÜN Kİ YAPMIŞIM’
“Özellikle benim üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki bayanların, hayallerini gerçekleştirmelerini ve yetenekleri doğrultusunda adım atmalarını öneriyorum” diyen Meral Marangoz, “Her işte olduğu üzere benim de yaşadığım zorluklar oldu. Bütçe zahmetiyle da karşı karşıya kaldım. Ancak kararlı olup düzgün bir fikirler bulup kendine güvendikten sonra, bir de bakmışsınız ki para da iş de bizatihi geliyor. Hobi olarak başladım ancak mesleğe dönüştü. Âlâ ki de bu işe başlamışım. Elbette daha da büyütmek istiyorum. Herkes bu kahvenin şifasından faydalansın. Dünya markaları üzere ben de markalaşarak, sağlıklı bu eserin tanınmasını istiyorum” diyerek kelamlarını şöyle sonlandırdı:
“Bu işe 50 yaşından sonra başladım. Yani insanın yaşa takılmaması gerektiğini, bütün bayanlar da bunu anlaması, görmesi gerektiğini düşünüyorum. Yaş değil, kendimize bizim koyduğumuz bir sınırlama. Bence kendilerine güvenerek yaşa takılmadan istediğini istediği yaşta yapabilir her insan. Ben bunu gördüm ve çok memnunum.”
