Favorim Paris Saint Germain

Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final birinci maçları oynandı. Şöyle bir göz atalım maçlara…
Arsenal, Real Madrid önünde beklentilerin üzerine çıktı. Defansın belkemiği Gabriel’in dönem kapatan sakatlığı, açıkçası herkesi korkutuyordu. Birinci yarıda iki top kaybının yarattığı iki Real Madrid tehlikesi dışında orta sahayı denetim etti İngiliz takımı. İkinci yarıdaysa son Avrupa Şampiyonu’nu alandan sildiler.
Üstüne bu maça kadar mesleğinde frikik golü olmayan Declan Rice birbirinden fevkalade iki hür vuruş golü attı. Geçersiz 9 olarak oynayan fakat aslen orta saha oyuncusu olan Merino, yararlı futbolunu golle süsleyince 3-0 geldi.
Tabii ki Bernabeu deplasmanı sıkıntı. Erken yenilecek bir gol, Arsenal’in üzerine rakibi ve seyircisini çöktürebilir. Lakin son birkaç haftadır Real Madrid’de o güç eksik üzere. Ancelotti, şapkadan tavşan çıkarmaya çalışacak.
Bu sene final Münih’te. Ancak Bayern, çeyrek finalin ötesine geçme talihini zora soktu. Münih deplasmanında az ve öz atak yapan Inter 2-1 kazandı. Ancak hepimiz biliyoruz ki Alman ekibini bu mağlubiyetten sonra yok saymak tarihi kusur olur. Inter’in katı savunmasını aşma konusunda talihlerinin biraz daha yaver gitmesi gerekiyor.
Paris Saint Germain, turnuvada benim favorim. Luis Enrique’nin kadrosu, Aston Villa’nın kademeli savunmasını marifetli oyuncularıyla aştı. 3-1’in cins için kâfi bir sonuç olduğunu düşünüyorum. Doue, Vitinha ve Kvaratskhelia, bu maçın yıldızlarıydı. Savunma lideri Marquinhos’un yokluğu bile sorun olmadı.
Barcelona, Hansi Flick idaresinde yoluna devam ediyor. Borussia Dortmund önünde de tipi kopartacak sonucu aldılar. Yamal, Raphinha ve Lewandowski, rakip savunmalar için kabus. Fakat Dortmund’un hakkını verelim. Bilhassa birinci yarıda durum buldular. Ancak Guirassy’nin laubali vuruşları yüzünden çeşide ortak olamadılar.