Alp Ustaoğlu yazdı: Melbourne’de yaz havası!

Avustralya Açık’ta 1 hafta geride kaldı, birinci günlerde yağan yağmur turnuvaya Wimbledon havası verse de daha sonraki günlerde klasik Avustralya yazına ve güneşine dönüş yapıldı.

Hayatın doğal akışı içinde kalmak ve vakti bu biçimde akıtabilmek yapılan hareketlerden alınan keyfi direkt artıran bir faktör. Avustralya Açık’ta da yıllar içinde ‘doğallık ve keyif’ temalarına çok yatırım yapıldı, tertipte Melbourne’de yaşayan insanların hayatlarının bir kesimi haline geldi. Böylesi natürel ki daha hoş oluyor. Turnuvanın oynandığı kent merkezindeki Melbourne Park Kompleksi beşerler için artık büsbütün bir buluşma noktasına dönüşmüş durumda. İşten çıkıyorsunuz, Melbourne Park’a gidip olağanüstü rahat bir ortamda hoş yemekler ve müzikler eşliğinde sosyalleşiyorsunuz, ortaya biraz da tenis katabilirseniz günün keyfi doruğa çıkıyor.

Turnuva artık büsbütün oynandığı kentle bütünleşmiş durumda, tıpkı vakitte kentin tüm mirasına da sahip çıkıyor. Münasebetiyle Melbourne Park’a gelen her izleyiciye bu aidiyet duygusu ziyadesiyle geçiyor. Bu manada turnuvanın son 30 senede geldiği bu parlak noktaya şaşırmamak gerekiyor, art planda çok büyük bir çalışma ve emek bulunuyor.

Tenis dönüşmeye başladı

İlk hafta sonunda genel çıkarım olarak tenisin süratle değiştiğini ve bilhassa erkekler tarafında bunun biraz daha çabuk olmaya başladığını söyleyebiliriz. Genel tıp, psikoloji, beslenme, istatistik üzere bilimlerin gelişmesi, teknolojinin varlığı ile her türlü bilgiye ulaşmanın rahatlığı ve toplumsal medyanın kullanımı ile oyuncular kendilerini apayrı bir dünyanın içinde buluyorlar.

Artık sakatlıklar kolay geçiyor, atlete özel diyetler hazırlanıyor, mental düzey için takviye alınıyor. Rakibinizin maçlarına birçok platformdan kolay kolay ulaşıp tahlil yapabiliyorsunuz. Son olarak ise toplumsal medya popülerlik manasında sizi kısa müddette üst düzeye getirebiliyor. Bilhassa bilim tarafı oyuncular için değerli lakin tek itirazım toplumsal medya için olabilir, istikrarsız ve fazla kullanım çok genç yaşlarda olan tenisçiler için önemli konsantrasyon problemleri yaratabilir. Bu noktada katiyetle dikkatli olmak gerekiyor.

Sihirli kavram adaptasyon

Artık yakın gelecekte teniste sihirli kavram ‘adaptasyon’ olacak. Farklı şartlara, tabanlara, oyunlara ve taktiklere daha kolay adapte olabilen oyuncular bir adım öne çıkacak. Bu hafta Melbourne’de Daniil Medvedev, Casper Ruud, Stefanos Tsitsipas ve Andrey Rublev turnuvaya veda ettiler. Medvedev’i eleyen Learner Tien ve Casper Ruud’u eleyen Jakub Mensik 19; Rublev’in rakibi Joao Fonseca ise 18, Tsitsipas’ın rakibi Alex Michelsen ise 20 yaşında.

Genel manada şimdi yeni profesyonel olan oyuncular kalibresi yüksek ve görece yaşları fazla olan oyuncular karşısında artık eskiye oranla daha başarılı olmaya başladılar. Bu genç oyuncular, favori tenisçilerin oyunlarını daha kolay bozarak ve savunmalarında delikler açarak onları sıkıntı durumlara düşürüyorlar.

Aynı yanlışları yapmıyorlar

Bu hafta kazandığı maçların akabinde Novak Djokovic bile birebir durumdan bahsetti. Son 20 senede bilhassa favorilerin grand slam turnuvalarında azamî 2-2.5 saatlik maçlarla çeyrek finale kadar gelerek aslında turnuvalara 2. haftadan itibaren başlamak üzere bir durumları ve lüksleri vardı… Federer, Nadal ve Djokovic’te daima bunu gördük. O vakitlerin gençleri ise kâfi düzeye çıkamayarak en hoş yıllarını kupasız geçirmek zorunda kaldılar. Şimdiki genç oyuncular ise tıpkı yanlışları yapmayacaklar üzere görünüyor, yeni jenerasyonda farklı şartlara adaptasyon gücü artmış durumda, tenisçiler oyunlarını daha kolay dönüştürebiliyorlar. Tüm bunların işaretlerini bu sene Avustralya Açık’ta ziyadesiyle gördük.

Yeni büyük dörtlü!

Kadınlarda ise makul bir oyun usulü daha fazla ön plana çıkmaya ve kazanmaya başladı. Yeni büyük dörtlü olarak isimlendirilen Aryna Sabalenka, Iga Swiatek, Coco Gauff ve Elena Rybakina isimlerine baktığımızda bu yeni sürüm bayan tenisinin değerli temsilcileri olduklarını görüyoruz. Güçlü servis ve vuruşların ön planda olduğu, rakibi ezen bir oyun yapısı, ek olarak şayet vuruş portföyünüz de geniş ise işte o vakit çok güç yenilen bir düzeye çıkmış oluyorsunuz.

Sabalenka’nın mahzuru yok!

Bu isimlerden Iga Swiatek tahminen servis manasında daha geride olabilir lakin o da geniş oyun persperktifi ve vuruş çeşitliliği ile bu açığını ziyadesiyle kapatıyor. Çeşitte çok farklı yapıda değişik tenisçiler var fakat genel muvaffakiyet çerçevesi bu oyun stili etrafında şekilleniyor. Yeni sürüm tenisin en değerli oyuncusu olan Aryna Sabalenka gücünü ve oyununu denetim etmek konusunda uzun mühlet çok zorlandı, bu düzeye gelmesi 6 sene sürdü ve bu devirde kasvet çekti. Lakin bugün geldiği noktada önümüzdeki hafta üst üste 3. Avustralya Açık şampiyonluğu için kortta olacak ve bundan çok daha fazlasının olmaması için ise önünde çok fazla mani bulunmuyor.

FAVORİLER DEVAM EDİYOR

Geçen haftanın en büyük sürprizi bayanlarda dünya 5 numarası Qinwen Zheng’in 2. cinste elenmesi oldu. Bunun dışında Sabalenka, Swiatek, Rybakina ve Coco Gauff üzere favori oyuncular yollarına devam ediyorlar. Bundan sonraki tipler hayli çekişmeli ve keyifli olacak üzere görünüyor.

Denklemde her an her şeyi yapabilecek Paula Badosa, Emma Navarro ve Daria Kasatkina üzere oyuncular da var. 2021 Amerika Açık şampiyonu Emma Raducanu ve finalisti Leylah Fernandez’in 3. tipe gelebilmesi yeterli bir gelişme. Bilhassa Raducanu’nun kendini toparlaması 4 yılını aldı. Daha teknik bir tenis oynayan bu iki oyuncunun tıpta üst sıralarda olması oyun çeşitliliği ve profili açısından çok değerli.

Henüz 17 yaşında olmasına karşın 4. çeşitte Sabalenka’nın rakibi olacak Mirra Andreeva’nın varlığı da tabloya derinlik katıyor. Bayan tenisçiler doğum ortasından çoklukla formda ve motive dönüyorlar. Bir yıl evvel Elina Svitolina ve Caroline Wozniacki ile başlayan bu süreç Avustralya Açık’ta bu sene de Naomi Osaka ve Belinda Bencic ile devam etti.

Osaka 3. cins maçında Bencic karşısında sakatlığından ötürü maçı bırakmak zorunda kalsa da turnuva genelinde pek yeterli bir manzara verdi. Bencic ise doğumdan sonra katıldığı birinci grand slam turnuvasında 4. çeşide kalarak kendini tekrar ispatlamış oldu.

DEV MAÇLARA HAZIR OLUN

Erkeklerde öncelikle Gael Monfils ile başlamak gerekiyor. 38 yaşındaki Fransız raket, Amerika bir numarası, geçen yılın Amerika Açık finalisti ve dünya numarası Taylor Fritz’i yenerek 4. tipe yükseldi. Monfils’in seyahati Avustralya Açık’ın bu yılki en büyük öykülerinden biri olacak.

Erkekler kura tablosunun alt tarafında Novak Djokovic, Carlos Alcaraz ve Alexander Zverev tıpkı yerde bulunuyorlar münasebetiyle çeyrek ve yarı finalde birbirleri ile oynayacaklar. Bilhassa çeyrek finaldeki olası Djokovic-Alcaraz maçı herkes tarafından merakla bekleniyor.

Dünya 1 numarası Jannik Sinner ise tablonun üst tarafında tüm bu tehlikeli rakiplerden uzakta daha açık bir final yoluna sahip görünüyor. Şayet yolda bir kazaya uğramazsa yüksek ihtimalle birinci finalist Jannik Sinner olabilir. İtalyan oyuncunun final yolunda önündeki en büyük mani ise kendi seyircisi önünde şampiyonluk yaşamak isteyen Avustralyalı raket Alex De Minaur olacak.

BAŞARIYLA BEKLENTİ ARTIYOR

Her sportmen başarılı olduğunda ondan beklenti artıyor. Zeynep Sönmez’in de bundan etkilenmemesi mümkün değildi. Ana tablodaki birinci maçında tahminen de yenebileceği bir rakibe kaybetti, ancak kazanımlar tarafında elde ettikleri daha fazla.

Avustralya Açık’a birinci cinste veda eden Zeynep Sönmez yesyeni bir dünyaya yeni adım atmış bulunuyor ve alışılmış ki biraz vakte gereksinimi var. Makul muvaffakiyetleri kazandıktan sonra ister istemez o atletten bilhassa küresel arenada beklenti artıyor, her şeyin büsbütün küresel olarak dizayn edildiği teniste ise bu tesir daha çok hissediliyor. Zeynep Sönmez’in de bundan etkilenmemesi mümkün değildi.

Zeynep tahminen yenebileceği bir rakibe kaybetti lakin kazanımlar tarafında elde ettikleri daha fazla. Yaşının çok ötesinde olgun bir yapıya sahip olan tenisçimiz birebir vakitte yeterli ve berbat deneyimlerinin hepsinden gerçek manaları çıkarıp uygulayabilen bir karaktere sahip. Oyun tarafında ise tam bir adaptasyon mükemmeli. Her türlü taban yahut taktiğe kısa müddette ahenk sağlayarak uygulamaya geçebiliyor, onun bu özelliği gelecekten ziyadesiyle umutlu olmamızı sağlıyor. Zira gelecek adaptasyon yeteneği olan oyunculardan yana olacak.

Ancak biraz sabırlı olmamız gerekiyor, Zeynep’in geçen sene yaptığımız röportajda dediği üzere “Kendime rakamsal gayeler koymuyorum, yalnızca elimden gelenin en uygununu yapmaya çalışıyorum.”