Oscar da Hemme’yi görecek mi?
MÜJDE IŞIL- Türkiye Oscar Seçim Komitesi, 98. Akademi Ödülleri’nde En Güzel Milletlerarası Sinema kolunda Türkiye’yi “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri”nin temsil edeceğini açıkladı. Sinema alanındaki meslek örgütü temsilcilerinden oluşan 15 kişilik komite, isimleri şimdi açıklanmayan 14 sinemanın ortasından seçim yaptı.
Murat Fıratoğlu’nun yazıp yönetip başrolünü üstlendiği üretim, yurt dışında (Venedik Sinema Festivali’nde Orizzonti kısmında Heyet Özel Ödülü) ve yurt içinde (Nuri Bilge Ceylan başkanlığındaki Adana’da ve Onur Saylak başkanlığındaki Ankara’da En Yeterli Film) aldığı ödüllerle öne çıkmıştı. Sinemanın Oscar yarışındaki bahtını meslektaşlarımıza sorduk.
Uğur Vardan
“Akademi beğenebilir”
Murat Fıratoğlu bu birinci uzun metrajlı sinemasında hayatın kendi akışı içinde biçimlenen, güldürüye fazlaca göz kırpan, kimi çelişkilerden beslenen ve şiirsel anlar da barındıran çalışma ortaya koymuştu. Tesirini sadeliğinden, ironisini gündelik hayattan alan ve bir yanıyla öfke takviyeli erkeklik gösterisini de boşa düşüren bu sineması biz beğendik, pekala ‘Akademi’ de beğenir mi? Olağan ki beğenme ihtimali var. Zira bu sinema genç bir ruhun, hesapsız, coşkulu, güldürü yanı güçlü bir anlatımın tabiri. Üniversal bir çizgiye ulaşmayı da başarıyor. Lakin her vakit olduğu üzere bekleyip görmekten öteki dermanımız yok!
Burçin S. Yalçın
“Doğru film”
Bu sefer hakikat bir sinemayla Akademi’nin karşısına çıkıyoruz üzere görünüyor. “Hemme” bu dönem Türkiye sinema kamuoyunun, üzerinde en çok konsensüs sağladığı sinema. Eleştirmenler sevdi lakin 7 bin 292 izleyicilik gişe performansı sizi yanıltmasın, sinemaseverlerin de seveceği cinste bir sinema bu. Sayının küçüklüğü, sinemanın mütevazı duruşundan kaynaklanıyor. 2006’daki “Dondurmam Gaymak”tan tam 20 yıl sonra birinci kere güldürü çeşidinde bir sineması Oscar’a yolluyoruz ki hafif lakin ağır sinemalar Akademi tarafından ilgi görebiliyor. Ayrıyeten, biraz üşengeçliğiyle bilinen üyelerin 83 dakikalık bir sinemaya baht verme ihtimalini daha çok görüyorum. Sinema, Oscar’a gönderdiğimiz ‘en kısa’ uzun metrajımız olabilir. Bu da bir avantaj.
Hasan Ender Derin
“Akademi üyeleri bağ kuramaz”
Tüm kesim neredeyse firesiz biçimde sineması övdü. Fakat Oscar’ın dinamiklerinin daha farklı olduğunu kabul etmeliyiz. Bizim düzgün olduğunu düşünmemiz, Akademi üyelerinin birebir formda düşüneceği manasına gelmiyor. Lokal özellikleri çok baskın olan sinemada, Akademi üyelerinin çok özdeşlik kuramayacağı karakterler var. Akademi üyeleri için temposu da fazla yavaş. Venedik’te Orizzonti kısmında ödül alması, yurt dışında da sevildiğini gösteriyor denebilir lakin bunun yan kısım olduğunu unutmayalım. Ana yarışta durum farklı olabilirdi. Başvuran öteki filmleri bilmiyoruz lakin kurduğu tansiyon ve imaj idaresi ile “Gecenin Kıyısı” ve Lynch’vari kıssası ve karakterleri ile “Öldürdüğün Şeyler”, Akademi üyelerinin daha rahat irtibat kurabilecekleri imaller.
Selin Gürel
“Adaylık bahtı yok”
Başvuran başka sinemalar hakkında hiçbir bilgi verilmedi. Bu yüzden başka adaylarla karşılaştıramıyorum. Evvelki yıllara nazaran daha mantıklı bir seçim yapıldığını söyleyebilirim. Fakat Venedik çıkarmasına karşın “Hemme” üzere saf bağımsız bir sinemanın o kalabalıkta parlaması için, sene içinde şenlik festival gezmesi, lisandan lisana yayılması, zımnî hazine muamelesi görmesi lazımdı. Sinemanın birinci gösteriminin üzerinden bir yıla yakın vakit geçti, bu türlü bir rota için artık çok geç. Başka yandan beş sinemalık final listesinin en az üç adayı (“It Was Just an Accident”, “The Secret Agent”, “Sentimental Value”) şimdiden belirli üzere. Hasebiyle bu türlü bir yılda, kalan son iki aday sinema içinde talihi olabileceğini düşünmüyorum.
