Titanik orkestrası o denli mi?

Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un çarşamba günü düzenlediği basın toplantısını izlemişsinizdir yahut medyadan takip ettiğinizi düşünüyorum. Sayın Koç’un bilmem kaçıncı basın toplantısıydı. Bilmem kaçıncı sefer haksızlığa uğradıklarını, öteki branşların bilakis futbolda adil rekabet ortamı olmadığı için tam 10 yıldır şampiyonluğa ulaşamadıklarını anlattı…

Bu durumun en çok kendilerini üzdüğünü söz etti. Harcanan emeğin, akıtılan terin, yapılan milyonlarca euroluk yatırımın karşılığını bir türlü alamamış olmaktan ötürü hem çok üzgün hem de topluluğa karşı mahcup olduklarını söyledi.
Uğradıkları haksızlıkları anlatırken bir orta önündeki yazılı metinin dışına çıkarak medyaya yüklendi, “Sizinki aslında Titanik batarken orkestranın çalmaya devam etmesi üzere. Futbol batıyor sizler hala hiçbir şey olmamış üzere takip ediyorsunuz” dedi.
Ali Koç’a nazaran futbolda yaşanan sorunların bir ayağı da medya demek ki. Koç’un bu farklı benzetmesi spor medyasının bir kısmı için geçerlidir ve doğrudur. Zira onların tek kederi ratingdir, paradır, koltuktur.

Fakat bu tespit binbir ekonomik zorlukla uğraş ederek işlerini yapmaya çalışan spor basını işçileri için son derece kusurludur ve hakkaniyetten uzaktır. Spor işçilerini Titanik orkestrasının kemancılarına, hatta mahalle yanarken saçını tarayanlara benzetmek kolay…

Peki siz bu Titanik’in neresinde yer alıyorsunuz? Titanik’in kaptanı mısınız, tayfası mı? Orkestra şefi mi, devasa buzdağını görmeyen dümencisi mi?
Öyleyse en baştan başlayalım, o kemanı kim çalıyor daha yeterli anlayalım… Aykut Kocaman üzere fevkalâde bir bedeli mecnun saçması ithamlarla itibarsızlaştıran spor işçileri miydi?
Volkan Demirel üzere dayanılmaz bir adama, bir masa, bir sandalyeyle basın toplantısı yaptıran spor muhabirleri miydi?
Henüz birinci yılınızdaki teknik yöneticiniz Phillip Cocu’yu medya mı misyona getirdi?
Cocu’yu bir türlü gönderemeyen, Fenerbahçe’nin o dönem önemli ciddi küme düşme tehlikesi yaşamasına sebep olan spor işçileri miydi?
Fenerbahçe’yi kim milletin ağzına sakız etmişti? Kim, Fenerbahçe’nin her yerde alay konusu olmasına yol açmıştı, biz mi!
Kulübün yanından bile geçmemesi gereken çapsız teknik adamları, ikinci sınıf futbolcuları Fenerbahçe’ye spor işçileri mi getirdi?
Fenerbahçe yıllardır hem alanda hem saha dışında karpuz üzere doğranıyor ve siz 7. yılınızda hala adaletsizlikten şikayet ediyorsunuz. Adaletin sağlanması ismine şimdiye kadar hangi sorunu çözebildiniz? Hangi icraatınız meyve verdi? Fenerbahçe futbolda hangi alanda rakiplerinin önüne geçti?
Sizin devrinizde Galatasaray 3 defa, Beşiktaş 1 sefer, Başakşehir tarihinde birinci kere ve Trabzonspor 38 yıl sonra şampiyon oldu. Şampiyonluk bu dönem da Kağ Dağı’nın gerisinde görünüyor. 7 yılda sıfır çekmiş olacaksınız. Titanik orkestrasına benzettiğiniz spor işçileri mi bu işin sorumlusu gerçekten?
Sayın Ali Koç… Gayretlerinize, güzel niyetinize, cömertliğinize hiçbir şey söyleyemem. Şampiyonluklar yaşamayı, keyifli olmayı, gururla gezmeyi bu manada ziyadesiyle hak ediyorsunuz. Lakin hak etmek diğer, elde etmek çok öteki bir şeydir. Elde etmek için her şeyden evvel bu çarpık nizamda sportif manada hengame etmeyi bilmelisiniz. Lakin siz hengame etmeyi maalesef hiç bilmiyorsunuz. Daima büyük büyük kelamlar verdiğiniz Fenerbahçe taraftarına her dönem eziyet çektiriyorsunuz. Her dönem sonu ezeli rakiplerin şampiyonluk kutlamalarını izletiyorsunuz…
Umutsuz hadiseye dönüştü Fenerbahçe sayenizde. Hangi hoca, hangi futbolcu gelirse gelsin tablo değişmiyor, Fener’in ışığı azalıyor. Bir vakitler Avrupa’yı aydınlatan bu ışık, artık kendi taraftarına bile yol gösteremiyor, umut olamıyor.
Uzun lafın kısası, Titanik misali Fenerbahçe de batıyor. Ve asla orkestra yüzünden değil, kaptan yüzünden soğuk sulara gömülüyor.
Spor işçilerini Titanik orkestrasına benzetmeyi falan bırakın. Asıl siz işinizi yanlışsız yapın, sözlerinizi tutun, Fenerbahçe bayrağını tekrar en yükseğe çıkarın…