Hakan Çakır cinayeti ile ilgili şok detaylar! Katiller gözaltındayken firar etti: ‘Korktuk, o yüzden kaçtık’
Keçiören ilçesinde çiğ köfte dükkanı işleten Hakan Çakır, 10 Ağustos’ta, kız kardeşi ve annesine kelamlı tacizde bulunan şahıslarla çıkan hengamede bıçaklanarak öldürüldü. Çakır’ın ağabeyi Hakkı Can Çakır (27) ile babası Şahin Çakır (53) da bıçaklanarak yaralandı. Cinayetle ilgili Cemal Z. (45) ile oğulları Taha Yahya Z., Baddal Samet Z. ve Ahmet Buyruk Z. (19) tutuklandı, Umut K. ise isimli denetimle hür bırakıldı.
Olayın ardından Çocuk Şube Müdürlüğü takımları tarafından gözaltına alınan cinayet şüphelileri Taha Yahya Z. ve Baddal Samet Z.’nin denetim için götürüldükleri hastaneden kaçtıkları ortaya çıktı. Kısa müddette yakalanan kardeşlerin sözüne birinci kere DHA ulaştı. Baddal Samet Z., emniyette korktuğunu ve bu yüzden hastanede kaçtığını belirterek, bir yerde oturduğunu ve sonrasında polislerin gelip kendisini aldığını söyledi. Baddal Samet Z., “Benim üzerimde kana bulanmış elbiseler yoktu. Aslında bizim üzerimizdeki elbiseler polis tarafından alındı. Benden DNA incelemesi için kan örneği de alındı. Çivili sopaları yerde bulduk. Üzerinde çivi olduğunu görmedik. Babam Cemal’de de Ahmet Emir’de de silah yahut bıçak yoktu. Karşı tarafın nasıl bıçaklandığını görmedim” dedi.
‘ÇİVİLİ SOPAYI YOLDA GİDERKEN GÖRDÜM, ALDIM’
Taha Yahya Z. ise “Ben Baddal Samet ağabeyimle konutta oturuyordum. Ahmet Buyruk ağabeyim Samet’i telefon ile aradı; ‘koş beni öldürüyorlar’ dedi. Ağabeyim dışarı çıkınca ben de dışarı çıktım. Yanımızda rastgele bir cürüm aleti yoktu fakat çivili sopayı yolda giderken gördüm, aldım. Samet ağabeyim de çivili sopa aldı. Ben aşağı yanlışsız koştuğumda elimde sopa vardı zati ancak tekrar de ailemi korumak gayesi ile burger dükkanına girdim içeriden siyah saplı bir ekmek bıçağı aldım. Olay yerine geldiğimizde olay bitmişti esasen. Babamı yaralı halde olay yerinde görünce bıçağı attım. Zati bıçağı olayda kullanmadım. Babamı aldım otomobile bindirdim. Ailecek konuta çıktık, ambulansı arayacaktık; o esnada konuta polisler geldi. Babamı hastaneye polisler götürdü. Konuta çıktığımda Umut bizim konuttaydı. Ben Umut’a yapmış olduğum aksiyon ile ilgili rastgele bir beyanda bulunmadım. Bana emniyette, ‘tutuklanacaksınız’ dediler. Hastanede ağabeyim kaçınca ben de onunla birlikte kaçtım. Bunu yaparken polislere rastgele bir dirençli harekette bulunmadık. Ben kaçınca konuta gittim, ne yapacağımı bilmiyordum; daha sonrasında polisleri aradık ve teyzemin konutundan beni aldılar” dedi.
‘BİR BİÇİMDE CÜRÜMDEN YIRTMAYA ÇALIŞIYORLAR’
Çakır ailesinin avukatı Umut Yıldırım, “Olay olduktan sonra 4 kuşkulu tutuklandı, bir tanesi özgür bırakıldı. Şüphelilerin birçoğu aslında suçlamayı reddetti. Lakin yeniden şüphelilerin tarafında olan, hür bırakılan Umut K. isimli kişi, olayın nasıl olduğunu, nasıl gerçekleştiğini, sonrasında neler söylendiğini, hepsini sözünde ikrar etti. Şöyle ki; olay olduktan sonra şüphelilerin hepsi tıpkı konutta toplanıyorlar. Ailenin dışında olan Umut K. isimli kuşkulu, kimin bıçakladığını, kimin sopayla vurduğunu, kimin ne aksiyonda bulunduğunu, hepsini tek tek söylediğini ve kendisinin de bunu duyduğunu söylüyor ve bunların hepsi sözüne geçti. Yeniden öteki şüphelilerin hepsine de bu Umut K.’nin sözü soruluyor; ‘Siz bu türlü böyle konuştunuz mu, bu türlü böyle kelamlar söylediniz mi’ diye. Yeniden olayın imgeleri geldi. Olayın imgeleri aslında Umut’un tabiriyle örtüşüyor. İmgelerde; sopayla gelen Taha isimli şüphelinin sopayı bırakıp bıçak aldığını, bıçakla olay yerine tekrar geldiğini gösteriyor. Yeniden imajların bir kısmında bulunamayan 3’üncü şahıslar var. Yani belge her ne kadar şu an için 5 kişi, 6 kişi üzerinden yürütülse de daha fazla kuşkulu var. Bunların şu an tespiti sağlanmaya çalışılıyor. Olay olduktan sonra şüphelilerin bir kısmı 18 yaşından küçük olduğundan ötürü çocuk şubeye alınıyor, bir kısmı da cinayet şubeye alınıyor, süreçlere başlanıyor. Çocuk şubeye alınanlar hastaneye götürüldüğünde hastaneden kaçıyorlar. Baddal ismindeki kuşkulu ve Taha ismindeki kuşkulu hastanedeyken polisin elinden kaçıyorlar. Polis sonra tekrardan bunları yakalıyor. Aslında burada hem bir hata işlendikten sonra kabahati gizleme faaliyeti var ve sonrasında da emniyet güçlerinin elinden kaçmaya çalışıyorlar. Aslında bir formda bu kabahatten yırtmaya çalışıyorlar” sözlerini kullandı.
‘2 KARDEŞİN ALABİLECEKLERİ CEZA EN FAZLA 18 VE 12 YIL’
Yıldırım, olayın çabucak akabinde hata aletlerinin ele geçirilmediğini lakin şüphelilerin kıyafetlerinin alındığını belirterek, “Bu kıyafetlerinin bir kısmında kan lekeleri var. Yeniden şüphelilerden kan örnekleri alındı ve bunlar incelenmeye yollandı. Tıpkı biçimde şüphelilerin telefonlarına el konuldu. Bu telefonların incelenmesi için Sulh Ceza Hakimliği’nden müsaade alındı. Şu an 3’üncü bireyler bulunmaya çalışılıyor. Olayda şu an 2 tane kamera imajı evrakta olmuş olsa da olay yerini gören farklı kameralar var. Biz bu kameraların da istenilmesi ve incelenmesini talep ettik. Şu an için bu kamera imgelerinin gelmesini bekliyoruz. Samet ve Taha aslında sözde olay yerine sopalarla geldiklerini söylüyorlar. Yeniden Taha bu sopayı bırakıp iş yerinden gidip bıçak aldığını söylüyor. Tek söylemediği şey; bu türlü bir aksiyonda bulunmadığı. Taha ve Samet suçlamayı kabul etmiyor lakin en nihayetinde ölen bir Hakan ve yaralanan aile fertleri var. Bunların hepsi bıçak ve sopa yaralarıyla, satır yaralarıyla oluşmuş. Münasebetiyle bu söze savcılık şu an için prestij etmiyor. Bunların hepsi taammüden öldürmeden yargılanacak lakin suça sürüklenen çocuk 17 yaşında ve 14 yaşında olduğundan ötürü cezada indirim uygulanacak. Alabilecekleri ceza biri için en fazla 18, oburu için en fazla 12 yıl. Tabi burada farklı indirimler de kelam konusu olabilir. Hasebiyle maalesef hiçbir biçimde müebbet mahpus cezası alınmayacak” dedi.
