15 Temmuz şehidinin oğlu: Askerdeydim, babamın haberini aldık
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde darbeciler tarafından açılan ateş sonucu şehit olan yüzme antrenörü Ümit Çoban’ın oğlu 29 yaşındaki Metehan Çoban, 9 yıldır yaşadıkları acının azalmadığını söyledi. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün gerçekleştirildiği gece kendisinin askerlik misyonunu yaptığını söz eden Metehan Çoban, şehadet haberinin askerlik vazifesi sırasında kendisine verildiğini söyledi. Babasının cenazesini kendisinin yıkayıp mezara koyduğunu tabir eden Çoban, babasının isminin Türkiye’nin birçok yerindeki okullarda, kurumlarda yaşatılmasının gurur verici olduğunu söz etti.
“CENAZESİNİ BEN YIKADIM, MEZARA BEN KOYDUM”
Babasının kendisini ve ailesini her vakit vatan ve millet sevgisini telkin ettiğini söyleyen Metehan Çoban, “Babam, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda yüzme baş antrenörü olarak Ankara’da misyon yapıyordu. Dışarıdan sert görünse de aslında çok yumuşak kalpli bir insandı. Küçük yaşlarımızdan itibaren bize daima vatan ve millet sevgisini aşıladı. Babamın ağır iş temposu nedeniyle çok fazla vakit geçiremesek de her fırsatta bize, ‘vatanınıza, milletinize asla ihanet etmeyin. Her vakit devletinizin yanında olun’ diye öğütler verirdi. Ben 15 Temmuz’da askerdeydim. Babam Ankara’daydı. Sabah saatlerinde, babamın şehit olduğu haberini aldık. Cenazesini ben yıkadım, mezara ben koydum. Akabinde tekrar birliğime döndüm. Bir yandan içimiz buruktu, bir yandan şehit olduğu için gururluyduk lakin babamızı kaybetmenin acısını da yaşıyorduk” dedi.
“BABAM 15 TEMMUZ GECESİNDE YAŞANAN DARBE TEŞEBBÜSÜNDE VEFAT EDEN BİRİNCİ ŞEHİTLERDENDİ”
Darbe teşebbüsünden bir gün evvel babasıyla son kere konuştuğunu aktaran Metehan Çoban, “Babamla en son darbe teşebbüsünden bir gün evvel konuşmuştuk. Televizyonunun bozulduğunu söylemişti. ‘Baba yeni bir televizyon al’ dedim. O da bir arkadaşının teknisyen olduğunu, tamir ettireceğini söyledi. O akşam birlikte konuta gitmişler, televizyonu tamir etmişler. Tam o sırada darbe teşebbüsünü öğrenmişler. Babam abdestini alıp dışarı çıkmış ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde, başından vurularak şehit düşmüştü. Babam 15 Temmuz gecesinde yaşanan darbe teşebbüsünde vefat eden birinci şehitlerdendi. Daha sonra eşyalarını toplamak için Ankara’ya gittiğimizde, masada yarım bırakılmış bir kahvaltı vardı. Yumurtası bile yarım kalmıştı. O tablo, içimize işledi. Bu acı elbette hiç geçmiyor fakat vakitle daha da olgunlaştık. Devletimizin ve milletimizin takviyesiyle ayakta durduk. Babamın şehitliği, bize hem büyük bir gurur hem de onur verdi. Peygamberlikten sonraki en aziz makam şehitliktir. Gümüşhacıköy’de bir ortaokul ve ilkokula, Ankara’da ise Türkiye’nin en büyük gençlik merkezine babamın ismi verildi. Onun ismini kurumlarda görmek, bize hem aidiyet hem de gurur duygusu yaşatıyor” diye konuştu.
“BİZLER GELECEĞE UMUTLA BAKAN ŞEHİT ÇOCUKLARIYIZ”
Gençlere seslenen Çoban, “Ben bir şehit evladıyım. Babam bu vatan için canını feda etti. Onun emaneti olan bu bayrağa, bu toprağa, bu millete gözüm üzere bakmak benim boynumun borcudur. Gençlere seslenmek istiyorum: Hayallerinizi bu vatanın kıymetleriyle harmanlayın. Bilin ki bilgiyle, ahlakla ve birlik ruhuyla büyüyen her genç, bu ülkenin geleceğine tutulmuş bir ışıktır. Vatan sevgisi yalnızca savaşta değil, her gün dürüstçe çalışarak, hoş ahlakla yaşayarak da gösterilir. Benim babam bu topraklara ismini değil, fedakârlığını yazdı. Siz de kendi izinizle bu ülkeye bedel katın. Zira bizler geleceğe umutla bakan şehit çocuklarıyız” şeklinde konuştu.
